Bir Yağma Hikayesi:Avrupalılar Afrika'yı Nasıl Mahvetti?


Avrupalılar 15. ve 16. yüzyıllar boyunca dünyayı keşfe çıkıp alabildikleri kadar yeri hâkimiyetleri altına almaya çalıştılar.Acımasızlıkları açgözlülükleriyle birlikte kendilerini dünyanın merkezine koymalarına neden olan kibirleriyle dünyayı keşfe ve yağmaya soyundular.
19. yüzyılda sanayi devrimi ve giderek artan nüfusun baskısıyla Avrupalılar yeni bir pazarın keşfi niyetiyle barbarları(vahşi olarak nitelendirdikleri ilkel buldukları güruhlar)medeniyetleştirme güdüsü ve maskesiyle beslenen yeni bir tür sürüm sömürgeciliğe girişti.Tüm bunların en ağır faturası terkedilmiş kara kıta Afrika'ya çıktı.

Avrupalıların Afrika'yı tamamen köleleştirmesi, Kolomb'un Amerika'yı keşfinden 50 yıl önce başlamıştır.Bu işin öncüsü altın bulma ümidiyle batı Afrika'ya giden Portekizdir.Bu işin ilk mimari ise Portekiz prensi gemici Henry dir.
Portekizliler altın tozu bulmak amacıyla 1441 yılında ilk defa Afrikalılar ve iletişime geçmiş, ilk defa Avrupa'ya 10 Afrika yerlisi getirmişlerdir.Daha sonra Gine kıyılarında ilk altın madeni kurulmuş, Elmina adı verilen bölge kısa zamanda Avrupalılar tarafından köle ticaretinin merkezlerinden birine dönüşmüştür.Tepeden tırnağa silahlandırılmış bu ticaret merkezi, Portekiz, Hollanda ve İngiliz gemilerine güvenli bir liman hizmeti vermiş, karakıta içine yapılan seferlerde kaçırdığı Afrikalılar, köle tacirleri tarafından bu limana getirilmiş, burada Avrupalılara satılmaya başlanmıştır.
16. yüzyılın başlarına gelindiğinde neredeyse 200.000 Afrikalı, Avrupa ve Atlantik'teki adalara köle olarak taşınmıştı.Daha sonra keşfedilen yeni dünya tarlalarında kısa sürede büyük kâr getiren ama yetiştirilmesi büyük emek isteyen şeker keşfedildi.İlk etapta şeker tarlalarında Amerika yerlileri çalıştırıldı.Ancak bunların çoğu Avrupa'dan gelen mikroplar ve bunların oluşturduğu hatalıklar yüzünden hayatını kaybetti.Avrupalı sömürgeciler zamanda aradıkları çarenin Afrika'da olduğunu gördüler.Dayanıklı çaresiz ve sahipsiz ve birşeyden haberi olmayan Afrikalılar..
1619 yıllarda Avrupa gemileri şeker kamışı tarlalarında ve kolonilerde köle işçi olarak çalıştırmak üzere neredeyse bir milyon Afrikalı yı Amerika'ya nakletmişti.Utanç verici bu ticaret, Amerika ve batı Afrika kıtaları arasında neredeyse üç asır boyunca sürdü bu sürecin sonunda Avrupalılar, 54 bin sefer yapmış ve bu süreçte en az 10-12 milyon Afrikalı köle olarak Amerikaya taşımıştı.
Avrupalılar, köle alımı ile ilgili hususlara dikkat çeken kitaplar hazırlamıştır.Buda gösteriyor ki Avrupalıların sahipsiz Afrikalıları nasıl zulüm ettikleri ve köleleştirdikleri anlaşılmaktadır.
Afrika Avrupa ve Amerika arasında hayali bir üçgen işlendi.Silah ve tekstil gibi ticari mallar Avrupa'dan Afrika'ya yollandı ve kölelere karşılık takas edildi.Bu köleler balık istifi şeklinde köle gemilerine doldurularak kuzey ve güney Amerika'daki şeker kamışı, tütün pamuk tarlalarına nakledildi.Bu tarlalarda yetiştirilen hammaddeler tekrar Avrupa'ya yollanıyordu.Bu taşımacılığın mirası günümüze kadar gelmiştir.Brezilya bu nedenle Afrika dan sonra Afrika kökenli en büyük nüfusa ev sahipliği yapmış, ABD onun ardından ikinci sıradadır.(Kölr Isaura filmini izlemenizi tavsiye ederim,olayları tarihi dokuda işleyen başarılı bir film)
Köleleştirilen Afrikalılar bu süreçte çok fazla acılar çekti öyle bir acı ki anlatmaya kitaplar ansiklopediler yetmez.Akılalmaz insanlık onuruna aykırı koşullarda yaşamaya mahkum edilip zorla çalıştırdılar ve her türlü işkenceyi görüp katledildiler.
Ilk etapta Afrika'nın doğal kaynakları ikinci planda kalmış, bizzat insan hazinesi yağmalanmaya başlamıştır. Afrikalı yerliler kölelik için avlanıyor,daha sonra naklediliyor, ve kölelerin zulmü asıl bu sırasında başlıyordu.Balık istifi gemilere tıkılıyor, birbirlerine zincirleniyor, aç susuz birbirlerinin idrarını içmek zorunda kaldıkları oluyordu.Bu şekilde kırbaçlanarak okyanusu geçiyor, daha sonra başka bir çile tarlalarına mahkum ediliyordu.Çilelerinin haddi hesabı yoktu ve bir türlü son bulmuyordu..

Afrikalıları Taşıyan Köle Gemisi Şeması
Daha sonraları 1800 lere gelindiğinde artık gereken işgücünün kalmaması ve üretimde makineleşmeye gidilmesi, ayrıca kölelik karşıtı bilinç oluşması nedeniyle kölelik yasaklandı.Ancak Afrika'nın çektiği çile sadece köleliğin kaldırılmasıyla da sona ermedi.O sadece başlangıçtı.Günümüzün modern Afrikası harita üzerinde cetvellerle çizilmiştir.Bugün bile modern sınırlar olmasına karşın halkın büyük bir bölümü kabile hayatı yaşar.Sömürgecilik dönemi Afrika'da izleri halen kanamaya devam eden derin yaralar açtı.Avrupalılar bu kıtaya gelmeden önce Afrikalıların ulusal sınırlar gibi bir derdi yoktu.Avrupalı güçler onları sınır, ulus, medeniyet şeklinde zehirleyerek bugün bile hala kendi aralarında çatışmalarını sağlayan bir düzen bıraktılar.Bu düzen Avrupa'nın hammadde sömürgeleştirmesini hala  kolaylaştırmaktadır.
19. yüzyılın ortalarında Avrupalı kaşiflerin tek bir derdi Afrika kıtasının bağrına doğru ilerleyip bölgeyi ticaretin, maden yatağı, kullanabilecekleri diğer alanları açmaktı.Tabiki olabildiğince kaynakları sömürmek..Aynı zamanda yerli halkı hıristiyanlaştırma hedefi de bununla birlikte yürüdü.
Afrika'da kaşifler Nil'in kaynağı diğer derinlikteki ormanları ve madenleri keşfetmişti.Afrika'nın her yeri kaşifle doldu.Bu trafik büyük sömürgeci ülkeler arasında önce biz geldik şeklinde bir husumete sebep oluyordu.Küçük bir keşif seferi ile koca ülkede oldu bittiye getirilerek ele geçiriliyordu.Ülkeler birbirlerine karışınca Berlin'de bir komisyon toplandı. Afrika ülkeleri Avrupalı devletler arasında paylaştırıldı.Kongo, ikinci Leopold'un kişisel toprağı sayıldı.Bu da Kongoda asırlar sürecek biz zulme ve vahşete sebep oldu.
Konferans sonunda İngiltere, Fransa yıl 1914 olduğunda Afrika'nın resmen paylaşımı tamamlanmıştı.Artık İngiltere, Fransa, Belçika, Portekiz, Almanya, İspanya, Afrika kıtasındaki birçok bölgenin yasal sahibiydi.
Sonuçta sınır çizgisi bu belirlemeden önce yüzyıllar boyu Afrika'nın tüm doğal madenleri ve insanı sömürgeleşmiş hâlâ bu şekilde vahşice kullanılmaktadır. Afrika savaşların, dünya savaşlarının ardından gelişen dünya ile birlikte sınırlarına ve kağıt üstünde özgürlüğüne kavuştu.Sömürgeci güçler hala ellerini çekmemektedir.Çünkü hala hammadde pazarıdır Afrika.
Bu Avrupalı vahşi tabiatlılar, çekilmeden önce ve hakim oldukları dönemde sömürgeleri üzerinde iç karışıklıklara sebep olacak uygulamalar yaparak, kısaca İngiliz oyunu adı verilen çok sevdikleri uygulama sömürgeci tarafından kullanılan bağlı bulundukları ülke en küçük aşirete veya gruba yönetimini vermek şeklinde bir yönetim bırakarak ülkelerin sürekli iç karışıklığın sebep olacak şekilde çatışmasını sağlamışlardır.
Bu yüzden Afrika'da hala iç savaşlar devam etmekte ve bu bölgeye silah getiren Avrupalılar, karşılığında hammadde almaktadır.Pek çok filme de konu olduğu gibi Afrika'nın çilesi hala bitmiş değildir.Çocuk askerler, kabile savaşları, açlık, kıtlık, fakirlik hala Afrika'nın üstünde kara bir bulut dur.
Afrika'nın bugün bakıldığında tablosunun asıl mimarı Avrupalılardır.15. yüzyıldan günümüze gelene kadar Avrupalı, batılı vahşiler Afrika'nın üzerine kara bulut gibi çökmüş ve hala çökmektedir.Bu Avrupalı egoist vahşiler hâlâ Afrika'nın kanını emmekte ve  burdaki ülkeleri kaderine terk etmektedir.

Comments