Moğol Ve Bizansı Dize Getiren Ertuğrul Gazi Kimdir?

13.yüzyılda yaşamış ve genişleyerek cihan devleti olan Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Bey'in babasıdır.
Ertuğrul Gazi' nin tam olarak ne zaman ve nerede doğduğu bilinmemekte, ancak babası Süleyman Şah annesi de Hayme Hatun' dur(Hayme Ana)karısının ismi ise Halime Hatun' dur.
Ertuğrul Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyuna mensup bir aşiretten gelmektedir. Diğer kardeşleri Sungur Tekin, Dündar ve Gündoğdu' dur.
Ertuğrul Gazi, Orta Asyada artan Moğol baskısı nedeniyle, Semerkant ve Buhara üzerinden yaklaşık 70 bin Hane ile birlikte, göç ederek,Ceyhun Nehrini aşarak Horasan'a yerleşti. Daha sonra oğuzların Kayı boyunun diğer bir mensubu olan ve bugünkü Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Beylikova artı kollarına katılmak üzere harabe doğru idare ederler ve burada Artukoğullarına katılırlar. Ertuğrul Gazi' nin babası Süleyman Şah Fırat Nehri'nin geçerken akıntıya kapılarak boğulur,bugün Suriye topraklarında bulunan Caber Kalesi eteklerinde, türbesi bulunmaktadır ve geçen sene yapılan bir operasyonla geri taşınmıştır.
Daha sonra Ertuğrul Gazi kardeşleri de birlikte Erzurum'un Pasinler havzasına yerleştiler, aile içinde anlaşmazlıkların çıkması ve baskıların artması nedeniyle Sungur Tekin ve Gündoğdu ayrılarak Horasan'a geri döndüler, Ertuğrul Gazi' nin annesi Hayme ana ve küçük kardeşi Dündar ile birlikte Batıya doğru ilerlediler.
Anadolu Selçukluları ve Harzemşahlar arasındaki  yapılan Yassı çemen Savaşında, Ertuğrul Gazi Selçuklu saflarında yer almış ve büyük bir kahramanlık göstererek, savaşı Selçukluların kazanmasına yardım etmiştir. Bu hareketi üzerine Selçuklu hükümdarı Alâeddin keykubad kendisine Ankara'nın batısındaki Karacadağ' ı Yaylak ve Kışlak olarak vermiştir.
Ertuğrul Gazi'nin Anadolu'da ki ilk yerleşik hayata geçişi Karacadağ'da görülmektedir.
Daha sonra da Ertuğrul Gazi Anadolu Selçukluları ile beraber, Bizanslılara karşı bir nevi çarpışmaya ve sefere başlamıştır.
Selçuklular adına öncü birlikleri komutanı olarak, Bizanslılara karşı yapılan pek çok saldırı ve savaşta büyük kahramanlık gösteren Ertuğrul Gazi' ye yaptığı büyük hizmetleri nedeniyle ödüllendirmek için kendisine Eskişehir Bölgesi verilmiştir.
Bu süreçte Moğolların, Anadolu Selçuklularını etkisi altına almasına rağmen, Ertuğrul Gazi Selçuklular adına sürekli Bizanslılara saldırmış ve bu cihat ve İslam adına yaptığı hareketler, Anadolu'da takdir toplamış ve pek çok ulema, derviş, cesur savaşçı ve mazlum halkın kendi çevresinde toplanmasını sağlamıştır.
On üçüncü yüzyılın ortalarında Bizanslılara karşı büyük bir kahramanlık ve taktiksel savaş örneği sergileyerek Karacahisar ve Söğüt fethedildi, bunun üzerine Alaaddin Keykubad Domaniç, Söğüt ve çevresini kendisine yurt olarak vermiştir.
Ertuğrul Gazi bu bölgeye yerleştikten sonra nüfusunun az,ancak hakimiyet alanın büyük olmaması nedeniyle bölgedeki yerel Bizans tekfurları ile iyi ilişkiler kurmuş, barış çerçevesinde ilişkilerini devam ettirmiş ve bu sayede Türkmenlerin bölgede kalıcı olmasını sağlamıştır.
Ertuğrul Gazi savaş alanında çok iyi Kılıç kullanan, kahraman bir komutan olmasının yanısıra, büyük de bir inanç adamı olarak Cihat ve İslam uğruna sürekli Batıya doğru hareket etmiş ve onun bu girişkenliği kendisinden sonra kurulacak Osmanlı Devletinin geleneği haline gelmiştir. Ertuğrul Gazi edindiği devlet tecrübesi ve yaptığı siyasi adamlarıyla kendinden sonra büyük bir imparatorluk kurulmasını sağlamıştır.
Ertuğrul Gazi, bir gece uykudayken karısı Halime Hatunu rüyasında görür.Rüyasında karısının karnından bir pınar fışkırır ve tüm dünyaya yayılır. Bu rüya ile Osmanlı Devletinin, bütün dünyaya hakim olacağının haberi verilmiştir.
Ertuğrul Gazi' nin Halime Hatun' dan Osman Bey, Saru Batu Savcı Bey ve Gündüz Bey olmak üzere üç tane oğlu dünyaya gelmiştir.
Ertuğrul Gazi girişkenliği, devlet adamlığı ve gözükara kimliğiyle, Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubad' ın sevgi ve saygısını kazanmış, ardından kurduğu sağlam temellerle kendinden sonra ki nesillerin bir imparatorluk kurması için sağlam temeller bırakmıştır. Kendinden sonraki nesilleri, onun devlet adamlığı kimliğini örnek alarak izinden gitmişlerdir. Ertuğrul Gazi 1281 yılında 93 yaşında Söğüt'te hayata gözlerini yummuş, oğlu Osman Gazi tarafından yapılan türbesi de burada bulunmaktadır. Her yıl Eylül ayında, Bilecik' in Söğüt ilçesinde Ertuğrul Gazi anma törenleri düzenlenmektedir.


“Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
                                                  Şeyh Edebali


Oğul ; 
İnsanlar vardir, şafakta doğar, gün batarken ölürler ! 
Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir ! 
İki paralik güneşe aldanip sonrada karda, ayazda kavrulup gitme 
Güçlüsün akillisin söz sahibisin ! 
Ama ; 
Bunlari nerede nasil kullanacağini bilmezsen, 
Sabah rüzgarinda savrulup gidersin. 
Dünya Senin Gözlerin Gördüğü Gibi Büyük Değildir
Bütün Feth Edilmemiş Gizemler ,Bilinmeyenler ,Görülmeyenler Ancak Senin Fazilet Ve Erdemlerinle Gün Işığına Çıkacaklardır .
Avun Oğlum Avun. Güçlüsün,Kuvvetlisin ,Akıllısın , Kelamlısın Ama ; 
Bunları Nerede Ve Nasıl Kullanacağını Bilmezsen,
Sabah Rüzgarında Savrulur Gidersin! 
Öfken ve benliğin bir olup aklini yener ! 
Daima sabirli, sebatli ve iradene sahip olasin. 
Azminden dönme ! 
Çiktiğin yolu taşiyacağin yükü iyi bil ! 
Her işin gereğini vaktinde yap. 
Açik sözlü ol ! Her sözü de üstüne alma ! 
Gördün söyleme, bildin bilme 
Sözünü unutma ! sözü söz olsun diye söyleme ! 
  Bu Dünyada İnancını Kaybedersen Yeşilken Çorak Olur, Çöllere Dönersin .
Anani atani say bereket büyüklerle beraberdir ! 
Sevildiğin yere sik gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibar olmaz. 
Üç kişiye aci ; 
Cahiller arasinda alime, 
Zenginken fakir düşene, 
Hatirli iken itibarini kaybedene ! 
Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağidakiler kadar emniyette değildir. 
Ululanma, düşmanini hor görme ! 
Düşmanini çoğaltma, düşmanliğin başini da sonunu da sen belirle ! 
Hakli olduğunda kavgadan korkma 
Bilesin ki, 
Atin iyisine doru yiğidin iyisine deli derler ! 

Şeyh Edebali'nin  Osman Bey'e Nasihati 'dir.


Comments