Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu (PAK) Nedir?

Gelişen teknolojinin getirdiği olumsuzluklar, yaşanan kötü olaylar, maddi manevi zorluklar, birçok psikolojik hastalığa davetiye çıkarmıştır. Toplumun birçoğunu etkisi altına alan hastalıklar, hayatı ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Bunlardan bir tanesi de, Pasif-Agrasif kişilik bozukluğu vakası’dır. Bu vaka,her yaştan kişiyi etkisi altına alabilmektedir. Tıp dilinde kısaca PAK olarak adlandırılmaktadır. Oluşma nedeninin temelinde çocukluk çağında yaşanan travmatik olaylar yatabilmektedir. Bu,küçük yaşlarda kendini savunamayan ve tepkisini dile getiremeyen bireylerin sıklıkla yaşadığı bir vaka türüdür. Ailesinin ilgisiz davranışları ile karşılaşan ve kararsız olan çocukların yaşadıklarının dışa vurumu olarak da düşünülmektedir. Çocuk kendi içinde bu tür davranışlara kızgınlık duyar ve bunu sadece içine atar ve dile getiremez bu da çocuğun ilerleyen yaşlarda psikolojik sorunlar yaşamasına zemin oluşturur.

PAK vakasının en belirgin belirtisi, kişinin istenen bir şey karşısında aşırı tepki vermesi ve engellemelerde bulunmasıdır. Kişi sürekli negatif şeyler düşünür ve kendisine değer verilmediğini, sürekli arkasında işler karıştırıldığını düşünür ve yorgun bitkin olur.. Kişinin belli bir mevkiye gelen insanları kıskanması imrenmesi hastalığın reaksiyonları arasında yer almaktadır. Kişi sosyal, iş ya da özel hayatında hep haksızlığa uğradığını düşünür, hakettiği değeri görmediğinden şikâyet eder ve yaşadığı ilişki, olayların sonucunda hayal kırıklığına uğrayacağını ya da kötü bir şeyler olacağına inanır. Bu duygulara sahip olduğu için dış dünyaya karşı negatiftir, soğuktur ve insanlardan kendini soyutlamaktadır. Arzu ettikleri şeyler gerçekleşmediği anda aniden sinirlenebilir, gücenebilir ve somurtkan tavırlar sergileyebilmektedir. Ve her lafa muhalefet olmak takındıkları başlıca davranışlar arasında yer almaktadır.

Pasif-Agresif kişilik bozukluğu hastalığını yaşayan kişiler sosyal ortama pek katılmak istemezler. Bu kişiler çok inatçı olurlar ve iş sektöründe performanslarının altında çaba gösterirler ve genellikle verimsiz bir iş gücü sergilerler. Arkadaş çevresinde uyumlu değillerdir ve huysuz olurlar. Sonradan pişman olsalar da saldırgan ve sinirli tavırlarda bulunurlar. Yakınlarına aşırı bağımlılıkları vardır fakat bunu belli etmezler küskün olurlar ve karşı tarafın hep hatalı olduğunu düşünürler. Sorun çözmekten kaçınırlar ve reddedilme, görüşlerinin kabul görmeyeceğini düşünüp geri planda kalmayı tercih ederler. Olumlu olan olaylar karşısında bile bir negatiflik ararlar. Otorite sahibi olan kişilere karşı ılımlı olamazlar.

Başlarına buyruk yaşamayı sevmektedirler. Canları ne yapmak isterse onu yaparlar ve çevreden daha fazla ilgi ve saygı görmek isterler. Emir almaktan hoşlanmaz ve bunun karşısında agresif tavırlar sergilerler. Hiç bir şeyin istedikleri gibi gitmediğini ve her şeyin üst üste geldiğinden şikâyet ederler. İnsanlar tarafından kullanıldığını ve değer görmediğini düşünürler. Paylaşımda bulunmaktan çekinirler ve sırlarını en yakını ile bile paylaşmazlar. Bunun tehlikeli bir durum olduğuna inanırlar. İşlerini sürekli ertelerler ve başarılı olamazlar. Sorumluluk almaktan kaçınırlar. Otorite sahibi olan kişileri yadırgarlar, küçümserler. Çok bilmişlik, saldırganlık, ukalalık gibi davranışlarının yanında pişmanlık duygusunu da aynı anda karşındaki kişiye aktarırlar.

Bu tür kişilerin bir hekime başvurmalarının en önemli nedeni insanları şikâyet etme eyleminde bulunma isteğindendir. Çoğu kişi hasta olduğunu kabul etmez ve karakterinin vermiş olduğu bir durum olarak görürler. Hekim hastayı inandırmakta oldukça zorluk çeker ve sorunun kökenini bulması için kişinin geçmişini araştırmaya ihtiyaç duyar. Tedavi süreci uzun bir dönemi kapsamaktadır. Hastalığın ilerleyen zamanlarda daha tehlikeli sorunlara yol açacağından hastanede gözetim altında tutulması gerekebilir. Yaptıklarının farkında olan ve tedavi olmak isteyen hastaların tedavi aşaması daha kolaydır ve kesin iyileşme sonuçları verebilir. Ama yaptığı davranışlarının nedeninin çevresindeki insanlardan kaynaklandığını düşünüyor, sorumluluk almıyor ve tedaviyi önemsemiyorsa uzun bir tedavi dönemini kapsayabilir. Tedavi süreci psikiyatriler desteği ile gerçekleşmektedir.

Bazı insanlar kendi kendilerini kandırmanın ustasıdırlar. Kişilikleri kayar sanki... Kendilerine bir rol biçerler ve bu role inanırlar. Kişiliklerini kabul edilebilir ve edilemez diye ikiye ayırırlar. Kabul edilemez saydıkları parçayı yok sayarlar. Pasif - agresifler kişilerde bu özellik çok belirgindir. Pasif -  agresifler saldırganlık dürtülerini yanlış kullanmaktadırlar. Bir toplantıda patronuna söyleyemediği bir sorunu veya patronunun bir kusurunu, arkadaşlarına iyilik yapıyor kisvesi altında söyleyip ego doyumu sağlamaya çalışırlarr. İlginçtir ki bu eylemi yaparken bu kişiler samimidirler, bilerek yapmazlar. Çünkü kişiliklerinin bu yönünü kabul etmezler. Eğer farkındalık sağlanırsa kişilik gelişimi oluşur.

Aşağıdaki davranışlar bu akşam ele alınacak Pasif  Agresif ruh halini tanımakta yarar sağlar:
1-    Sürüncemede bırakır, yapılması gereken şeyi geciktirir veya zamanında yetiştirmez.
2-    Yapmak istemediği bir şeyi yapması istendiğinde kızar, surat asar veya tartışmaya girer.
3-    Kasten yavaş çalışıyor veya kötü yapıyor gibi görünür.
4-    Haksız yere karşı çıkar, sıklıkla itiraz eder.
5-    "Unuttuğunu" öne sürerek sorumluluklardan kaçınır.
6-    Eksiklik ve yetersizlik duygusunu sıklıkla taşır.
7-    Kolayca küser.
8-    İnatçı olarak bilinir.
9-    Başkalarından gelen faydalı tavsiyelere içlenir, bozulur.
10-    Kolayca gücenir, gönül koyar.
11-    Grup faaliyetlerinde kendisine düşeni yapmayarak başkalarının çabalarını boşa çıkarırlar.
12-    Yetkili durumundaki kişileri anlamsız yerde eleştirirler.
13-    Kendisinden üstün hissettiği kişileri küçümser, onların kusurlarını ararlar.
14-    Vermeyi, yardım etmeyi severler.
15-    Onaylama ve övgü açlığı içerisindedirler.
16-    Kendilerinin başkaları için çok şey yaptığını fakat başkaların aynı iyiliği yapmadığını hep düşünürler, çoğu zaman belgelerle gösterirler.
17-    Karşı tarafı öfkelendirir sonrada onu suçlar "öfkeni kontrol etmen gerekir" derler.
18-    Her şeye öncelikle "hayır" deme eğilimindedir.
19-    Olmamış ve söylenmemiş şeyler için gerilim çıkarmayı sıklıkla yaparlar.
20-    Yakın çevresi onların yorucu ve zor kişi olduğunu söyler.
21-    Yanlışlarının yanlış anlaşılmaktan ibaret olduğunu sanarlar.

Pasif agresif kişilik tutumu, psikiyatride yer alan kişilik bozuklukları arasında en yaygın görülen tiptir.

Pasif agresif kişilik yazımızı okuduğunuzda çevrenizdeki bir çok insanda bu davranışların ne kadar yaygın olduğunu fark edecek, muhtemelen kendinizde de pasif agresif özellikler bulacaksınız.

Pasif agresif kişilik bozukluğunun temelinde çocuklukta bilinçdışımıza yerleşen öfkeyle baş etme hataları yatar. Birçok aile tarafından kabul edilemez bir duygu olarak kabul edilen öfke, uygun biçimde ifade edilip, boşaltılmadığında ya bastırılacak, ya da dolaylı yollarla ortaya konacaktır. Öfke duygusunu ifade edemeyip, içinden atamayan çocuk, kızgınlık ve küskünlük duygularına yenik düşecek, pasif agresyon davranışı ile rahatlama yolunu tercih edecektir.

Psikiyatrist ve psikologlarca negatif kişilik bozukluğu olarak da isimlendirilen pasif agresif kişilik, hiçbir zaman hayır demeyen ancak hayır cevabını dolaylı yollarla ifade eden, bin dereden su getirip olumlu yaklaşımdan bir şekilde kaçan davranışsal bir özellik gösterir. Öfkesini ve negatif tutumunu açıkça görüp, anlayamayacağınız pasif agresifler, hissettiklerini söylemeyen, söylediklerini hissetmeyen kişilerdir.

Kendilerini karamsar, kuşkucu, aldatılmış, değer verilmemiş, çaresiz, hayal kırıklığına uğramış, yanlış anlaşılmış, takdir edilmemiş, şanssız olarak hisseden pasif agresif kişilik bozukluğuna sahip bireyler işler istedikleri gibi gitmediğinde kolaylıkla somurtkan, kızgın, muhalif ve sinirli hale gelirler.

Bir pasif agresifi konuşmalarından değil davranışlarından anlayabilirsiniz. Konuşurken ağzından bal damlasa da işi yokuşa sürmede onlardan maharetlisi yoktur. Tüm gün dışarıda aktif, neşeli, hareketli bir gün geçirip eve geldiğimde yorgun ve halsiz olan, ev içi sorumluluklarından kaçan, karşı tarafın özel günlerini sık sık unutan, onunla ilgili bir iş olduğunda mutlaka daha önemli bir iş çıkartan eşiniz ya da çocuğunuz pasif agresif özellikler gösteriyor denilebilir. İnatçılık, çabuk alınıp küsme, konuşup çözüm üretmek yerine surat asıp sessiz kalarak bir nevi cezalandırmaya gitmek pasif agresiflerin karakter yapılarına hâkimdir.

Birçok kişiyi küçümseyip, kusurlarını ortaya dökmeye çalışsalar, her şeyin en iyisini yaptıklarını söyleseler, otoriteyi küçük görerek, eleştirileri üzerlerine almasalar da derinlerinde eksiklik ve yetersizlik duyguları vardır. Üstün bir eda ile çevrede sürekli hata bulup, işbirliği yapacak kalitede insan olmamasından yakınsalar da diğerlerine aşırı derecede bağımlıdırlar. İlgi üzerlerinde olmalı, sürekli onay ve sevgi görmelidirler. Bunu göremedikleri anda haksızlığa uğramış, yanlış anlaşılmış, başkalarının merhametine kalmış hissederek ızdırap duyar ve çöküş yaşarlar. Artık iletişimi kesecek duvarlar örülmüş, kendi kabuğuna çekilmiştir. Ortamı hem kendisine hem de size zehir edecektir.

Pasif agresiflerin duygusal ilişkileri de bağımlılık üzerine kuruludur. İlişkilerinde kimseye bağımlı değilmiş gibi davranacak, başta yaptığı jestler, olumlu davranışlar ile karşı tarafı içten içe bağımlı hale getirecek, bir süre sonra partnerden gelen en küçük bir “hayır” da “Ben bunu hak etmedim” diyerek karşı tarafa manevi baskı uygulayacaktır. Bu aslında karşı taraftan daha fazla bağımlı olduğundandır.

Pasif agresif kişilik bozukluğu olan bireyler umursamaz tavırları, sık sık somurtup surat asmaları, sessiz ve tepkisiz davranışları nedeniyle partnerlerinin kendilerini ifade etmelerine, duygularını rahatça göstermelerine engel olurlar. Karşı tarafça akıllarının okunmasını bekleyerek, isteklerini tam olarak ortaya koymasalar da ihtiyaçlarının karşılanmasını arzu ederler. İlgi odağı olmaktan, beğenilmekten hoşlansalar da karşı tarafın ilgisine karşılıksız kalarak onu meraklandırmaktan, umursamaz görünmekten büyük keyif alırlar. Partner ilgisini kestiğinde ise “Beni nasıl aramaz”, “O kim de beni aramıyor” gibi düşüncelerle kötü olur, öfke duyar. Yani pasif agresif bir kişiye nasıl yaklaşırsanız yaklaşın kolay kolay yaranamazsınız. Duygusal bağ kurmaya büyük ihtiyacı olsa da karşısındakine bağlandığını hissettiği anda özgürlüğü elinden gider ya da incinirsem korkusuyla bir noktada ilişkiyi kendi elleriyle baltalarlar.

Sürekli kendi şanssızlığından dem vurma, başkalarını kıskanma, kolayca gönül koyup küsme, sıradan işlerde bile önce “hayır” diyerek negatif yaklaşma, yapıcı eleştirilere dahi tahammül gösterememe, ağır çalışma, işleri sürüncemede bırakma, sık sık unutkanlık pasif agresif kişilik bozukluğu belirtilerindendir.

Pasif agresifler saldırgan, küstah, eleştirici ve küçümseyici tavırlarla karşı tarafı negatif davranmaya zorlamakta, diğer taraftan da bundan pişmanlık duymaktadırlar. Onaylanma ve övgü açlığı içinde olduklarından vermeyi, yardım etmeyi oldukça severler. Karşı tarafı öfkelendirir, çığırından çıkarır, sonra da zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkarak, “öfkeni kontrol etmen gerekir” deyip sizi suçlu duruma sokabilirler. Kendisi başkaları için çok şey yapmakta fakat bu hiçbir zaman kıymeti bilinmemekte, takdir edilmemektedir.
Bu kişilerle yaşamak zordur. Partneriniz pasif agresif ise çileden çıkmaya hazır olun.

Yapılması gerekenler ise şunlar;
-Eleştiriden kaçınmanız.
-Olumsuzlukları biriktirip, büyütüp konuşmak yerine tek bir konu üzerinde yoğunlaşmanız.
-Kişiliğine saldırıda bulunarak hatalarını ortaya dökmek yerine kendi duygularınızı, kendi incinmişliğinizi paylaşarak iletişimde bulunmanız.
-Kendinizi savunmak yerine onu iyice dinleyerek amacınızın daha iyi bir ilişki olduğunu anlatmanız.
-Onu önemsediğinizi belirtmeniz.
-Niyetinizin onu kontrol etmek değil, sadece sıkıntılarını paylaşmak, onunla ilgilenmek olduğunu belirtmeniz.
-Israrcı olmamanız, pasif agresif bir partnere yaklaşımın temel unsurlarıdır.

Pasif agresif kişilik bozukluğunda kişiler kendilerini mükemmel ve kusursuz bulurlar. Bundan dolayı onlara göre hata hep karşı taraftadır. Bu nedenle tedavi uzun ve yorucu bir süreçtir. Psikiyatrik ilaç tedavileri ve psikoterapiler pasif agresif kişilik bozukluğu tedavisinde kullanılmaktadır. Kişi tedaviye kendi isteğiyle gelmiş, problemlerinin sorumluluğunu üstleniyor, tedavi olmak için gerekli çabayı gösteriyorsa psikoterapiden çok fayda görecektir. Destekleyici psikoterapiler tedavide sıklıkla tercih edilir.

Pasif agresif kişilik bozukluğu karşısında nasıl davranmalı?
Yüzümüze söylemediği birtakım sorunları farklı şekillerde dışa vuran, çevresindekileri sessizlikle cezalandıran, üzerine aldığı sorumlulukları yerine getirmeyip sürekli başkalarını suçlayan kişilerle hepimiz aynı sınıflarda bulunmuş, aynı ekipte çalışmışızdır. Bu insanlardaki kişilik bozukluğunun psikiyatrideki karşılığı “pasif-agresif kişilik bozukluğu”dur. Agresif sözcüğü asabiyetle birlikte apaçık bir saldırganlık içerdiği için, bu tanım ilk bakışta anlamsız görünebilir. Oysa bu kişilerde saldırganlık sessiz ve derinden, yani “pasif” olarak ortaya çıktığı için aslında onlara cuk oturduğunu söyleyebiliriz.

Şekerle kaplanmış düşmanca davranışlar
Mayo Clinic’in tanımına göre pasif-agresyon, olumsuz duyguları açıkça ifade etmekten kaçınma sonucu kişinin söyledikleri ve yaptıklarının farklı olması anlamına geliyor. “Living with the Passive-Aggressive Man” (Pasif-Agresif Adamla Birlikte Yaşamak) kitabının yazarı Dr. Scott Wetzler’a göre ise pasif-agresif davranışlar, şekerle kaplanmış düşmanlıktan ibaret.

Sözgelimi, karşınızdaki kişi size asla sorunun ne olduğunu söylemiyor, hatta bir sorun olduğunu kabul etmiyor. Siz konuyu çözmeye ya da kişiyle bağlantı kurmaya çalıştıkça kendini geri çekiyor, sessiz kalıyor ya da sürekli olarak kinaye ve eleştiri içeren ifadeler kullanıyor. Takım çalışmasının kendine düşen kısmını geciktirerek ya da hiç yapmayarak ekibi adeta sabote ediyor. Üstüne üstlük en ufak bir eleştiriye dahi katlanamıyor, kendine güvensiz olduğu için kolayca küsüyor. En önemlisi, başkaları için hep çok şey yaptığını ve asla karşılık almadığını düşünüyor.

Bu özellikler size tanıdık geldiyse, hayatınızda bir pasif-agresif karakter olabilir. Gelelim bu tür davranışlarla başa çıkma; kendimizi ve özellikle iş ortamında ekibin geri kalanını bundan en az zararla kurtarmak için izlenecek yollara…

Pasif-Agresif kişilere nasıl yaklaşmalı?
*Sakin olun ve fevri davranışlardan, ani duygu patlamalarından kaçınmaya çalışın. *Karşınızdaki insanın bilerek böyle davranmıyor olabileceğini ve kendisine çıkışıldığında daha çok kabuğuna çekilebileceğini göz önünde bulundurun.

*Kişinin kendini güvende hissettiği bir ortam yaratın; konuşmaktan çekinmeyeceği şekilde davranın. Sorunları ötelemek ya da üstünü örtmektense söylemesinin herkes için daha iyi olacağını ona hissettirin ve söylediklerini can kulağıyla dinleyin.
*Öncelikle davranışı tanımlayın. Yukarıda sayılan özelliklerin hangilerini sıkça gözlemlediğinize dikkat edin, notlar alın ve bunlarla, meydana geldikçe yüzleşmeye çalışın. Çözümü ertelemek, başkalarının da etkilenmesine ya da olayın büyümesine neden olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
*Geri bildirimlerin üslubu konusunda dikkatli davranın. Birinin “sürekli gecikmesinden” bahsetmek yerine, geçen ay kaç gün zamanında ve kaç gün geç geldiğini, bunların ne gibi problemlere sebep olduğunu usturuplu bir dille açıklayın. Suçlayıcı “sen” dili yerine, birleştirici “biz” dili kullanmaya odaklanın.

*Ceza vermekten kaçının. Karşınızdakine kendini suçlu hissettirme gibi taktikler işe yaramayacaktır. Sadece, yaptığı (ya da yapmadığı) şeyin sonucundan onu sorumlu tuttuğunuzu hissettirin. Örneğin, bir işi düzgü yapmadığını düşünüyorsanız ona kızıp, sonra da onun yerine işi siz yapmayın.
*Standartlarınızı belirleyerek iletişime geçin. Pasif-agresif kişilik bozukluğuna sahip kişi, yapıcı eleştirilerinizi dahi “standardınızın çok yüksek olduğu” gerekçesiyle kabullenmeme yoluna gidebilir. Bunu engellemek için, ondan beklentilerinizi açıkça ortaya koymalı, sorumluluk sınırlarını daçizmiş olmalısınız.
*Pasif-agresif kişilik bozukluğuna sahip insanlarla iletişime geçerken, davranışlarının sebep ve sonuçlarını bilmeyebileceklerini göz önünde bulundurmak önemli. Kişiliklerinin bu yönünü inkar etmeleri ya da basitçe, farkında bile olmamaları olası. Belli bir farkındalığa ulaşıldığında, yani kişi ne istediğinin, ne söylediğinin ve yaptığının bilincinde olduğunda pasif-agresiflikten çıkmış kabul edilir

Kaynak
Mind Tools 
Mayo Clinic  
Huffington Post 

Kigem 
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Lara/Muratpaşa/ANTALYA.
Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.

Comments