Tarihin en kötü kadınları


Kraliçe I. Mary
Doğum: 1516; Ölüm: 1558

VIII. Henry’nin ve Aragon’lu Catherine’in ilk çocuğu olan, Tudor Hanedanı’nın Jane Grey’den sonra ve I. Elizabeth’ten önce hükümdarı olan Mary, İngiltere’nin dinini zorla Katolikliğe çeviren kadın olarak tarihte yerini korur.

Tarihe ‘Mary’nin zulmü’ olarak geçen dönemde çoğu seçkin Protestan, inançları yüzünden idam edilmiştir ve bu yüzden Mary, ‘Bloody Mary’(Kanlı Mary) lakabını kazanmıştır. Ülkenin ileri gelenlerinden 800 kadar zengin Protestan ülkeyi terk etmiş, onun ölümüne kadar da geri dönememiştir.

1553 yılında 37 yaşındayken tahta geçen I. Mary beş yıl hüküm sürdükten sonra 1558 yılında kanser nedeniyle öldü. Ölümünden sonra tahta geçen I. Elizabeth’le İngiltere yeniden Protestanlığa dönüş yaptı.



Myra Hindley
Doğum: 1942; Ölüm: 2002

1960’ların ortalarında, İngiltere’nin Manchester bölgesinde gerçekleşen cinayetlerden sorumlu isimlerden biridir. “Çalı katilleri” olarak anılan Myra Hindley ve sevgilisi Ian Brady İngiltere’nin en çok nefret edilen çifti ünvanını korumaktadır.
Birlikte çocuk kaçırma, biri 16 diğeri 17 yaşında olan iki gence ve 12 yaş altındaki çocuklara cinsel taciz, işkence ve cinayet suçları işlediler.

İlk kurbanları 1963 yılında öldürdükleri Pauline Reed oldu. Bundan sonra sayısı tam olarak bilinmeyen cinayetleri devam etti. Kurbanlarını genellikle Manchester’daki Saddleworth Moor bölgesindeki çalılıkların bulunduğu alana gömüyorlardı.

Myra Hindley bir süre sonra tutuklandı ve valizindeki teyp kayıtları cinayet kanıtı olarak kabul edildi. 10 yaşındaki çocuk Lesley Ann Downey’i kaçırıp tecavüz eden, sonra pornografik pozlar vermeye zorlayan ve ardından işkence ederek öldüren cani ikili her şeyi kaset vasıtasıyla kayda almıştı. Fakat ikili konuşmadı ve kurbanlarından birçoğunun cesedi bulunamadı.

36 yıl cezaevinde yattıktan sonra sonra 2002 yılında, 60 yaşındayken ölen Myra Hindley’ın adı hala nefretle anılıyor.



I. Isabella
Doğum: 1451; Ölüm: 1504

İspanyol engizisyonunda din temelli kökten temizlik politikasının sorumlusu ve Kristof Kolomb’un hamisi olarak da bilinen İspanya kraliçesi I. Isabella tarihin en kötü kadınları listesindeki bir diğer isimdir.

31 Mart 1492’de Yahudilerin ve Müslümanların sınır dışı edilmesini öngören Elhamra Kararnamesi yürürlüğe girdi. Yaklaşık 200 bin kişi İspanya’dan kovuldu. Kalanlar da din değiştirmeye zorlandı. Fakat kalanların büyük bir bölümü Isabella’nın emriyle idam edilmişti.

1974’te Papa VI. Paul I. Isabella’nın kutsanmasını talep etti ve Isabella’nın azize ilan edilmesini sağladı.(!)



Beverly Allitt
Doğum: 1968

’Ölüm Meleği’ lakaplı Beverly Gail Allitt, İngiltere’nin en çok tanınan seri katillerinden birisidir. Bu kadın,Pediatri hemşiresi olarak çalışırken, sorumluluğu altındaki dört çocuğun ölümü ve beşinin de ciddi yaralanması suçuyla tutuklandı.

Bu kadının işkence yöntemi ise,bulabildiği zamanlar çocuklara insülin veya potasyum enjekte ederek kalp krizi geçirmelerine sebep oluyor, bulamadığında boğmakla yetiniyordu. 9 davadaki ölüm ve yaralama suçlarından yargılandığı halde, suçüstü yakalanmadan önce, 58 günlük bir sürede, 13 çocuğa daha saldırdı ve dördünü öldürmeyi başardı.

Cinayetleri neden işlediği hakkında hiç konuşmayan Allit’in davranışları, Munchausen Proxy Sendromu’na bağlandı. Bu tartışmalı kişilik bozukluğunda kişi ilgi çekmek için sorumluluğu ve bakımı kendine ait kişilere fiziksel zarar verme ihtiyacı duymakta.



Belle Gunness
Doğum: 1859, Ölüm: 1931

Belle Gunness Amerika’nın en dejenere ve randımanlı kadın seri katillerinden biri olma özelliğini layığıyla korur.. 1 83 cm boyu ve 91 kiloluk vücudu ile Gunness, Norveç kökenli iri ve güçlü bir kadın idi. Muhtemelen farklı zamanlarda iki kocasını ve tüm çocuklarını öldürdü ama kesin olan aşıkları, erkek arkadaşları ve Myrtle ve Lucy adındaki iki kızını öldürdüğüydü.

Cinayetlerinin sebebi basitti; hayat sigortası poliçeleri yada aşıklarından gelen çalıntı mülkler onun gelir kaynağı idi. İlk adım olarak o dönemlerde bir çeşit izdivaç öntemi olan gazeteye evlilik ilanı veren Gunness, bir süre sonra koca adayını büyükbaş hayvanlarda kullanılan bir parazit ile zehirleyip öldürüyordu.

Raporlara göre 10 yıl içinde 20’den, resmi olmayan iddialara göre ise 100’den fazla insanı öldürdü. Amerika’nın suç tarihinin unutulmaz figürlerinden biri olan Gunness, evli kadınları ve çocuklarını öldüren Fransız seri katil Bluebeard’ın lakabından esinlenilerek, ‘Dişi Mavisakal’ diye de anılmaktadır.



Mary Ann Cotton
Doğum: 1832, Ölüm: 1873

İngiliz asıllı Mary Ann Cotton, Gunnes’ten 30 yıl önce sahne alan bir diğer menfaat amaçlı seri katildir. 20 yaşında iken William Mowbray’le evlenen Mary ailesini kurmak için Plymouth, Devon’a yerleşti. Beş çocuklarından dördü ateş ve şiddetli mide ağrısından öldü.

Çift kuzeydoğuya geri taşındı ve 3 çocuk daha yaptı. Bu üç çocuk da öldü. Kocası ise 1865’te bağırsak rahatsızlığından hayatını kaybetti. Bunun üzerine Mary Ann, hayat sigortasından 35 bin pound kazandı.

Daha sonraki koca ve çocukları da aynı rahatsızlıklardan ölmeye devam edince bu durum halkın dikkatini çekti ve yerel basın Mary Ann’in peşine düştü ve sonuç olarak Mary Ann’in sık sık ikametgah deiğştirdiğini ve üç kocasının, bir arkadaşın, bir sevgilisinin, annesinin ve bir düzine çocuğun da mideyle ilgili problem yüzünden öldüğünü ortaya çıkardı.

Durham Şehir Hapishanesi’nde, 24 Mart 1873’te arsenik kullanarak cinayet işlemek sebebi ile asılarak idam edildi. tarihe “Kara Dul” lakabıyla geçen Mary Ann Cotton’a celladı acımamış, hemen ölmesi için verilmesi gereken damlayı vermemişti. ölmeden önce acı çekti.



Ilse Koch
Doğum: 1906; Ölüm: 1967

‘Die Hexe von Buchenwald’ Buchenwald cadısı, 1937-1941 yılları arasında Buchenwald’ın, 1941-1943 yılları arasında da Majdanek toplama kampının amiri olan Karl Koch’un karısıydı.

Ilse Koch, kocasından dolayı elinde olan mutlak güçten sarhoş bir biçimde, mahkumlara karşı sadist ve acımasız davranışlar sergiliyordu. Öldürttüğü esirlerin derilerindeki dövmeleri kesip biriktirmesiyle ünlüydü.

1940 yılında bir spor tesisi kurdu ve masrafının büyük bölümü mahkumlardan çıkarıldı. 1941’de kampta kadın nöbetçilerin şefi oldu. Savaştan sonra müebbet hapse mahkum edildi.

135 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Koch, 1 Eylül 1967’de Aichach kadınlar hapishanesinde kendini astı.



Irma Grese
Doğum: 1923; Ölüm: 1945

Bir diğer Nazi eseri olan Irma Grese, Ravensbrück, Auschwitz ve Bergen-Belsen toplama kamplarında çalıştı. Mart 1943’te kadın nöbetçi olarak Auschwitz’e transfer olduktan sonra çok değil, bir sene içerisinde kamptaki en yüksek mertebeli ikinci kadın görevliydi.

30 bin kadın Yahudi mahkumdan sorumluydu. Görevleri arasında yarı aç eğitimli köpeklerle mahkumları parçalamak, cinsel istismar, keyfi ateş etmek, sadistçe dövmek ve kamçılamak ve gaz odası için mahkum seçmekti. Esirlere fiziksel ve psikolojik işkence etmekten son derece hoşlanan bu kadın, güzelliğinden dolayı “Ölüm meleği” diye anılıyordu. Beraber yargılandığı 11 kişiyle 13 Aralık 1945’te asıldı.



Katherine Knight
Doğum: 1956

Ömür boyu hapse çarptırılan ilk Avustralyalı kadın olan Katherine Knight’ın ilişkilerde şiddet dolu bir tarihi vardır. Bu kadın 2001’de, ayrılmış olmalarına rağmen boşanma davası devam eden kocası John Charles Thomas Price’ın vücudunu önlü arkalı 37 yerinden bıçakladı. Daha sonra derisini yüzdü ve oturma odasındaki bir çengele astı.

Cesedin kalanını da parçalayan korkunç kadın, kafasını tencereye, kalçasından aldığı parçaları ise fırına koymuş ve garnitür olarak haşladığı sebzeler ile çocuklarına yedirmeyi planlamıştı. Ancak polis daha erken davranıp, kadını tutukladı.

2006’ya kadar süren davası sonucu ölüm cezasına çarptırıldı.



Elizabeth Bathory
Doğum: 1560; Ölüm: 1614

Kontes Elizabeth Bathory, Macar/Slovak tarihinin en kötü şöhretli seri katili olarak bilinir ve tarihteki kötü ününü korur. Kontesin Hayatının büyük bölümünü geçirdiği Csejte şatosunda çalışmak üzere iyi maaş vaadiyle köylü genç kızlar çağırılırdı ve bu kızlar bir daha hiç görülmüyorlardı.

Kontes,kurbanlarını uzun bir süre boyunca acımasızca dövüyor ve onlar ölene kadar işkence ediyor ve karşılarına geçip izliyordu. Kontes 1585 ile 1610 yılları arasında en az 650 kadını işkenceden geçirip öldürmüştü.

Bathory 1611’de kendi kalesine hapsedildi. Asil kanından dolayı mahkemeye çıkarılıp yargılanmadı. Yemek verilmesi için küçük bir deliği olan bir odaya hapsedildi ve üç yıl sonra açlıktan öldü.

Bathor’nin kurbanların kanlarıyla yıkanmak gibi sapık bir zevke ve bu şekilde sonsuza kadar genç kalacağına inandığına dair çılgınca bir inancı vardı..Ve birçok kız bu sapıkça inanç yüzünden hayatını kaybetti.

Comments